Babadan kalan eve eşim ortak olur mu

Eşlerden birinin vefat etmesi ile sağ kalan eş ölenin yasal mirasçısı olmaktadır. Sağ kalan eş, mirasçı olmanın yanı sıra evlilik nedeniyle eşlerin sahip oldukları mallar üzerinde de alacak hakkına sahiptir. O halde hem sağ kalan eşin hem de diğer mirasçıların, miras paylarının belirlenebilmesi için öncelikle eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi gerekir. 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile aksine düzenleme yapılmadıkça evliliklerde edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanacağı kabul edilmiştir. Buna göre yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimine göre evlilik birliğinin devamı süresince edinilmiş olan malların yarısı üzerinde diğer eşin alacak hakkı bulunmaktadır. Buradaki alacak hakkı eşin miras hakkından bağımsız olarak sahip olduğu haktır. Miras paylaştırılırken ilk olarak, katılma alacağı olarak ifade edilen bu alacak hakkı mirastan çıkartılmalı sonrasında kalan net tereke sağ kalan eş ve mirasçılar arasında paylaştırılmalıdır. Keza, bazı koşulların varlığı halinde, sağ kalan eşin, miras payından mahsup edilmek üzere aile konutu ve ev eşyaları üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını istemesi mümkündür.

Yazı İçeriği
1. Sağ Kalan Eşin Miras Payı Nasıl Belirlenir?
2. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
3. Katılma Alacağı Nedir?
4. Sağ Kalan Eşin Konut ve Ev Eşyası Üzerindeki Hakkı
5. Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerden Birinin Vefat Etmesi

Türk miras hukuku sisteminde zümre prensibi benimsenmiştir. Sağ kalan eşin mirasçılığı, murisin farklı yakınlıktaki mirasçılarının oluşturduğu zümrelerle birlikte mirasçı olmasına göre farklılık arz etmektedir. Zümre prensibine göre, birinci zümreyi murisin alt soyu, ikinci zümreyi üst soy ve kardeşleri ve son olarak üçüncü zümreyi yansoy ve kuzenleri oluşturmaktadır. Sağ kalan eş zümrelerle birlikte mirasçı olabileceği gibi zümrelerde mirasçı bulunmaması durumunda tek başına da mirasçı olabilmektedir.

1. Sağ Kalan Eşin Miras Payı Nasıl Belirlenir?

Evliliğin ölümle sona ermesi halinde, sağ kalan eş, vefat eden eşin yasal mirasçısı sıfatını kazanmaktadır. Bununla beraber, sağ kalan eşin miras payı birlikte mirasçı olduğu diğer kişilerin ait oldukları zümreye göre değişiklik göstermektedir. Şöyle ki; sağ kalan eşin miras payı,

  • Mirasbırakanın alt soyu ile birlikte mirasçı olması halinde mirasın dörtte biridir.
  • Mirasbırakanın anne ve baba zümresi ile mirasçı olması halinde mirasın yarısıdır.
  • Mirasbırakanın büyük anne ve babaları ve onların çocukları ile mirasçı olması halinde mirasın dörtte üçü, bunların hiçbiri yoksa mirasın tamamıdır.

Örnek vermek gerekirse; sağ kalan eş evlatları ile birlikte ölen babanın mirasçısı olmuşlarsa, eşin miras payı 1/4; çocukların miras payı ise 3/4 olacaktır. Diğer yandan ölenin alt soyu yok fakat eşi ve ana babası varsa, bu sefer sağ kalan eş, ölenin ana babası ile birlikte mirasçı olacaktır. Bu durumda da miras payı, ½ olacaktır.

2. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi

Bu bağlamda, 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren, Türk Medeni Kanunu’nda eşler arasında yasal mal rejimi olarak Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi kabul edilmiştir. Edinilmiş mallara katılma rejimi, kanunda sayılan haller ve eşlerden birinin ölümü ile sona ermektedir. Mal rejiminin sona ermesiyle, sağ kalan eş, vefat eden eşin evlilik süresince ve her halükarda 01.01.2002 tarihinden itibaren edinmiş olduğu malların yarısı üzerinde hak sahibidir. Bu gibi durumlarda, sağ kalan eşin çalışıp çalışmaması, edinilen mala kendi geliri ile katkı sağlayıp sağlamaması gibi hususların hiçbir önemi yoktur. Sağ kalan eşin, edinilmiş mallara katılma rejimi dolayısıyla, bahse konu mallar üzerinde doğrudan yarı yarıya hak sahibi olduğu kabul edilir.

Edinilmiş malların ne olduğu kanunda örnekleme olarak sayılmış olup, kanuna göre, edinilmiş mallar özellikle şunlardır:

  • Çalışmasının karşılığı olan edinimler.
  • Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler.
  • Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar.
  • Kişisel mallarının gelirleri.
  • Edinilmiş malların yerine geçen değerler.

Konuya ilişkin detaylı bilgi için “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Mal Paylaşımı” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

3. Katılma Alacağı Nedir?

4721 sayılı Kanuna göre eşler aralarında, aksine bir düzenleme yapmadıkça edinilmiş mallara katılma rejimine tabidir. Bu rejimde evlilik birliği içerisinde edinilmiş olan mal varlığı değerlerinde, eklenecek ve denkleştirilecek değerler hesaplanıp çıkartıldıktan sonra, ortaya çıkan artık değerin yarısına katılma alacağı denilmektedir. Sağ kalan eşin ve diğer mirasçıların miras paylarının belirlenebilmesi için öncelikli olarak katılma alacağının hesaplanması ve terekeden çıkartılarak sağ kalan eşe verilmesi gerekir.

Edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağı, yasadan kaynaklanmakta olup, bu alacak bakımından, eşin çalışıp çalışmamasının veya malvarlığı edinilmesine katkıda bulunmasının herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Vefat eden eşin edinilmiş malları, edinilmiş mallarının tamamından bu mallara ilişkin borçlar çıkarılarak hesaplanır.

Sağ kalan eşin, katılma alacağı, mirasbırakanın terekesinin öncelikli borçlarındandır. Buna göre, sağ kalan eşin katılma alacağı terekeden çıkarıldıktan sonra, terekenin diğer mirasçılar arasında paylaştırılmasına geçilir. Katılma alacağı terekenin borcu olup, sağ kalan eş aynı zamanda mirasçı olduğundan terekenin, hem alacaklısı hem borçlusu durumundadır. Sağ kalan eşin terekeye olan borcu terekenin tasfiyesi sırasında öncelikle göz önünde bulundurularak miras payından düşürülür. Tereke borcu düşüldükten sonra sağ kalan eşin payına düşen herhangi bir miras payı kalır ise, bu pay kendisine ödenir.

Oldukça teferruatlı bir konu olan katılma alacağı talebine ilişkin detaylar “Boşanmada Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır? Katılma Alacağı Hesabı” başlıklı yazımızda ayrıca incelenmiştir.

4. Sağ Kalan Eşin Konut ve Ev Eşyası Üzerindeki Hakkı

Sağ kalan eş diğer yasal mirasçılardan farklı olarak aile konutu ve ev eşyası üzerinde kendi miras payından mahsup edilerek mülkiyet hakkı tahsis edilmesini talep edebilir. Şüphesiz ki bu istisnai hal getirilerek sağ kalan eşin o güne kadar süre gelmiş olan yaşam standardını muhafaza etmesi ve sürdürebilmesi amaçlanmıştır.

Ayrıca Medeni Kanunu’nun 240. maddesinde şu hüküm düzenlenmiştir:

“Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır.

Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.

Haklı sebeplerin varlığı halinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabileceği “

Buna göre, aile konutun sağ kalan eşe özgülenmesinin hukuki dayanağına ve usuli işlemlerine ilişkin detaylı bilgiye “Aile Konutunun Sağ Kalan Eşe Özgülenmesi” yazımızdan ulaşabilirsiniz.

5. Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerden Birinin Vefat Etmesi

Kural olarak eşlerden biri evlilik birliği içerisinde vefat ettiğinde sağ kalan eş, diğer eşin yasal mirasçısı olacaktır. Aynı şekilde evlilik birliği içerisinde açılmış olan bir boşanma davası kesinleşmeden eşlerden birinin vefat etmesi durumunda da diğer eş, mirasçı olmaya devam edecektir. Fakat boşanma davasının muhteviyatı gereği bu davayı açan ve sürdüren eşlerin evlilik birliğini sona erdirme iradesi olduğu tartışmasızdır. Buradan hareketle, boşanma davasının mirasçılığa etki etmeyeceğinin kabulü halinde, eşlerden birinin diğer eşin kendisine mirasçı olmasını istemediği yönündeki muhtemel iradesi de adeta yok sayılmış olacaktır. Bu gerekçe ile Medeni Kanunumuzda, vefat eden eşin mirasçılarına, vefattan önce açılmış olan boşanma davasını sürdürebilme hakkı tanınmıştır.

Boşanma davası devam ederken taraflardan birinin vefatı halinde mirasçıların boşanma davasını sürdürmesinin nedeni, evlilik birliğini sonlandırmak değil, evlilik birliği içerisinde kusurlu olan eşin tespitini sağlamaktır. Zira ölümle birlikte evlilik sona ermiştir. Bu nedenle mirasçıların sürdürdüğü bu davanın hukuki niteliği bir kusur tespitinden ibarettir. Sağ kalan eşin özellikle zina, pek kötü davranış, haysiyetsiz yaşam sürme gibi nedenlerle boşanmada kusurlu olması durumunda yasal mirasçı olması engellenmektedir.

Boşanma davalarında özellikle kusur tespiti, sağ kalan eşin mirasçılığına etki etmenin yanı sıra, nafaka alacağının belirlenmesi ve tazminat hesaplamalarında büyük öneme sahiptir. “Boşanmada Kusurun Önemi” başlıklı yazımızda bu konu ayrıca incelenmiştir

Babadan kalan mirasta eşimin hakkı var mi?

Eşlerden birine kalan miras, o eşin kişisel malı sayılır. Bu durumda yukarıda da anlattığımız üzere bu miras, mal paylaşımına konu olmaz yani diğer eşin bu mal üzerinde herhangi bir hakkı yoktur.

Babanın verdiği para ile alınan ev kişisel mal mı?

Yargıtay, eşlerden birinin anne veya babalarından gelen malları, satış gösterilse dahi, bağış olarak kabul etmektedir. Bağış, karşılıksız kazanma yoluyla elde edildiğinden kişisel mal statüsünde olup, edinilmiş mal statüsünde değildir.

Babadan kalma miras boşanmada paylaşılır mı?

Kişisel mallar, boşanmada paylaşıma tabi değildir. Bunun gibi, anne ve babasından miras yoluyla geçen mallar, kişiye miras kalmış sayılır ve bu miras üzerinde diğer eş hak iddiasında bulunamaz.

Babadan kalan miras kime kalır?

Mirasbırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır. Altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır.